1.3.12

Annenizi seyreder gibi…


Adem Güneş, Aksiyon Dergisi 27.02.2012

Çocuk ile anne arasındaki ilk yıllar oldukça önemlidir. Bir bebek, henüz tanımadığı sesler ve görüntüler arasında aslında korku ve endişe içindedir ve bir teselliciye ihtiyacı vardır. Endişelerini giderecek bir tesellici bulursa kişilik ve karakterini keyiflice şekillendirir, etrafa gülücükler saçar, ruhu ‘sükûn’ içinde güçlü bir benlik yapısına doğru adım adım ilerler ve çocuk kendisi gibi olur.

Eğer bir çocuk bu dönemde güven içerisinde bağlanacak bir kişi bulamazsa huzursuz ve agresif olur, şiddete meyleder. Ne kendisi gibi olabilir ne de kendisinden beklendiği gibi…
Ve aslında bu bir kısır döngüdür. Zira çocuğunda huzursuz ve agresif bir hâl sezinleyen birçok anne, kucağını açıp ona teselli vereceği yere, maalesef bu “mızmız” ve “ağlamaklı” hâlden rahatsız olup böylesi bir hâli cezalandırarak yok etmeye çalışmayı bir marifet zanneder.

Ve insanın dramı işte burada başlar.

Yazının devamı için tıklayınız.

“Çocuklara ne öğretmeli?”


“Çocuklara ne öğretmeli?”, tarih öncesinden beri en sık sorulan sorulardan biridir. Ve her dönemde enteresan enteresan şeyler öğretmeye kalkmış yetişkinler çocuklara. Antik çağlarda yaşamış Homeros’u bilirsiniz. Hani şu meşhur “İlyada” destanını yazan adam. Destan ki ne destan! Tam 16 bin dize… Şimdi sıkı durun! O dönemde yaşayan eğitimciler, faydası olur (!) diye yaklaşık on ciltlik bir ansiklopedi büyüklüğündeki böylesi destanları çocuklara ezberletmişler. Keza İngilizler, zekâları açılsın diye, Hindistan’ı işgal ettikleri yıllarda Hintli çocuklara “logaritma cetveli” ezberletmeye kalkmışlar. Modern eğitim sistemlerini incelediğimizde bu “çağ dışı” yöntemlerin uygulandığı çocuklara ağlamamak mümkün değil. İşte bu hüzünle geçen haftalardaki bir yazımı kaleme almış ve ülkemiz okullarında okutulan kitapların gereksiz birçok ıvır zıvır bilgi ile çocukları sersemleştirdiğini, agresifleştirdiğini, eğitimden soğuttuğunu yazmıştım. Hatta somut bir de örnek vermiş, “İlköğretim okullarında butan gazi ile etil alkol arasındaki benzerliklerin sorulması hangi akla hizmettir?” demiştim. Butan gazını ilköğretim okulunda öğretmeye çalışmak ile logaritma cetvelini ezberletmeye çalışmak arasında “mantık” olarak ne fark var? İkisi de “bir gün faydası olur” diye gereksiz bilgi yığını oluşturuyor çocuğun o masum beyninde. Hâlbuki benim kırk kusur yıllık hayatımda ne butan gazi ile isim oldu ve ne de etil alkol ile… Yazık değil mi bana şimdi? Hâlbuki öğrenilen konular ne kadar güncel yaşamı ilgilendiriyorsa, çocuk o kadar kolay öğreniyor. Çocuk, öğrenmenin keyfine vardıkça hayattan tat alıyor, yüzünde tebessümler açıyor. Ama dönüp bir bakın etrafınıza; kaç çocuk var öğrenmenin keyfi ile okula gidip gelen? Ülkemizde çocuklar okul için yaratılmış sanki. Sabahtan akşama kadar okul, akşam eve gelince de ödev… Hatta öylesi anne babalar var ki tatil yaklaşınca “Hocam, tatilde çocuğumuza nasıl ders çalıştırabiliriz?” diye soruyorlar. Yahu bu çocuk ne zaman kendisi gibi olacak! Ne zaman çocuk olacak! Ne zaman oyun oynayacak! Oyun oynama hakkı kısıtlanan çocuk sağlıklı bir ruha sahip olabilir mi hiç? Bakın Japonya’ya…‘Nükleer tehlike var’ diye sokağa çıkamayan çocukların oyun oynama ihtiyaçlarını gidermek için hükümet seferber oldu, risk altındaki bölgeye dev bir çadır kurup içini tam bir oyun bahçesine çevirdi. Niye? Çocuklar arkadaşları ile oynadıkça sağlıklı bir ruha sahip olurlar da ondan. Tatilde bile ders çalışarak değil… Ama ülkemizde öğretmenler, sayfa sayfa ödev vererek, tatilde hangi kitapların okunacağını listeleyerek iyi bir şey yaptıklarını zannediyor. Böylece bir yandan ebeveynler bunalıma giriyor çocuklar ödevi son güne bıraktıkça, diğer yandan çocuklar bunalıma giriyor ödevini yapmadığı için dışarı çıkmama cezası aldıkça… Yazık değil mi pencere saksısı gibi camın arkasından dışarıyı özlemle seyrederek büyüyen çocuklara? Bırakın çocuğunuzun yakasını, bırakın çocuklarımızın yakasını! Zira öğrenme ne kadar “doğal” ve “kendindenlikle” olursa o kadar kalıcı ve keyifli olur. Çocukluk yılları çok çabuk geçer. Annelik babalık coşkusunu yaşayacağınız yıllarda ‘ders, ders, ders’ diye çocuğunuzu bıktırmayın. Ödevlerine değil, ellerine bakın çocuğunuzun. Minicik elleri ile nasıl da ödev yapmak için çırpınıyor bir bakın. Uyurken yüzüne bakın. Öğretmeninden azar işitmemek için yaşadığı telaşa bir bakın. Hissedin çocuğunuzu ve kendisi olabilmesine izin verin. Ne ezberlediği İlyada destanı size anne babalık duygusunu yaşatır ne de öğrendiği logaritma cetvelinin içindedir ebeveyn duygusu… Çocuğunuzla yağmurda koşmak, güneşli bir günde çeşme basında soluk soluğa şu içmektedir ebeveyn duygusu. Yaşamanızı tavsiye ederim.

Aksiyon Dergisi

www.TurkceKarakter.com
Bozuk görünen Türkçe harfleri düzelten site.

İlk aktivitelerim

Biruya.Com-Bana gelen maillerden gördüğüm kadarıyla anneler tarafından merak edilen konuların başında montessori aktivitelerinin ya da diğer faaliyetlerin hangi yaş aralığına uygulamak gerektiği. Aslında yayınlanan bazı faaliyetlerde belli bir yaş aralığı verilmiş olsada benim şahsi kanaatim faaliyetlerin yerine ve zamanına en iyi annelerin kendilerinin karar verebileceğidir.

1plus1plus1equals1

Her çocuğun gelişimi birbirinden farklıdır benim 15 aylık kızım halkaları rahatlıkla çubukları geçirirken bir başkasının ki geçiremeyebilir ve ya birisi puzzle parçalarını birleştirirken diğeri yapamıyor olabilir, her çocuğun gelişimi kendine özeldir. Birbirleri arasında asla kıyaslama yapmamak gerekir.Çocuğunuzun aktiviteleri yapabileceğini düşünüyorsanız deneyin. İlk denemede olmayabilir materyalleri kaldırın ve bir süre sonra (bu zamanı siz belirleyin, ister 1 saat sonra, ister 1 hafta sonra size kalmış) çocuğunuzun hazır hissettiği bir anda tekrar deneyin. Unutmayalım ki annelik sabır işidir. Annelik nedir diye sorsanız sabırdır, sabırdır ve yine sabırdır diyebilirim.

Aşağıda çocuklarınız için bazı aktivite fikirleri bulabilirsiniz. Unutmayalım ki, aslında çocuklarımızı en iyi besleyen ve geliştiren şey sevgi , şefkat ve ilgidir gerisi teferruattan ibarettir.

Dökme Faaliyeti

Su ile yapılacak faaliyetler çocukların çok ilgisini çekecektir. İlkbaşlarda etrafa dökselerde bir süre sonra zamanında durmayı öğreneceklerdir. Bu çocuklarınızın el ve göz koordinasyonunu geliştirdiği gibi el becerilerini de geliştirecektir.

1plus1plus1equals1
 

Transfer

Farklı büyüklüklerdeki nesneleri bir kaptan diğer kaba, elle, maşa yardımıyla ya da kaşıkla aktarmayı deneyin birlikte çok iyi eğlenecek hem de çocuğunuz duyusal gelişimine katkıda bulunacaksınız.

1plus1plus1equals1

İpe geçirme

Nesneleri ipe geçirme faaliyetini düğmelerle yapılabileceğiniz gibi piyasada satılan boncuklarla da yapılabilirsiniz. Bu faaliyetleri yaparken nesnelerin farklı boyut ve özelliklere sahip olduğuna dikkat ederseniz çocuğunuzun el becerileri gelişirken boyut, renk ve doku kavramlarını da öğrenecektir.

Kaşıkla aktarma

Farklı boy ve ebatlarda kaşıklarla, farklı kaplara, farklı objeler aktarmak çocuğunuzun el becerilerini geliştirecek ve duyusal gelişimine katkıda bulunacaktır.

1plus1plus1equals1

Çeşitleri birbirinden ayırma

Farklı renkteki aynı nesneleri renklerine göre ayırmak, çocuğunuzun beyinsel gelişimine destek olacağı gibi konsantrasyon yeteneğini de arttıracaktır. Materyalleri farklı boyutlar, farklı nesneler, resimler le çeşitlendirebilirsiniz. Siz annelerin hayal gücüne ve elinizdeki materyallere kalmış.

1plus1plus1equals1

Eşleştirme

Genelde montessori kartları ile yapılan bu çalışma ileriki dönemlerde çocuğunuzun hızlı karar vermesine yardımcı olacak bir aktivitedir. Tek bakışta sorunları birbirinden ayırma yeteneği kazanacaktır.Bu aktiviteyi evde hazırlayabileceğiniz materyallerle ve zaman zaman sitemizde yayınlanan materyallerin çıktısını alarak yapabilirsiniz. Evinizdeki günlük yaşam eşyalarınızı da kullanabilirsiniz. (Çorap eşleme, madalları renklerine ve çeşitlerine göre ayırmak gibi)

1plus1plus1 dan alıntıdır.


Daha fazla aktivite icin Biruya.com & 1+1+1=1.com